17 Ocak 2013 Perşembe

halet-i ruhiyeme tercüman olanlar/PART-2




Bazen istiyorum evet .


a.q.




gelecekteki oğlum .aynı böyle süslü olur.




iyi günde...kötü günde..




Gelecekteki tipimiz . xD




heralde yani.


hepsi benim olabilirmi piliiiiiz.







her gün mod bu . yataktan sonsuza dek çıkmama isteği..




yoksun.


Yak bi sigara a.q.

halet-i ruhiyeme tercüman olanlar/ PART-1



Bi gün senle böyle olabilecek miyiz ?




Söz ver...!




Yalnızlık seninle güzel bebişim.





Sıkca mazur kaldığım bi durum.





Bana hep olan şey.





Ohaaa ..!





Herkese nasip olsun..




Yuh o ne lann !





Bi güzellik yap kardoo .



Aşkın E Hali..

aşk bu mu ?
aşk acı mı ?
acıtır mı ?
incitir mi ?
aşk bunu bana yapmaya mecbur mu ?

Çok Özledim yine..



Kendimden nefret ediyorum. Çok psikopatım yahu. İki gün önce gördüğüm adamı her saniye özleyip duruyorum. Manyağım ben ya.

Öyle ki adam benim özlememden bunaldı be . Heey co kendine gel .

Kendimden nefret ediyorum. Hayır yani o herif özlüyo mu da seni sen habire özleyip duruyon. Atar yapıyon. Ondan sonra da al sana kavga. Kendine sözün var dostum. Unutma. Kavgayı ilk sen başlatmayacan. O yüzden şimdi deriiiiiin bi nefes al .Arkana yaslan . İşine gücüne bak .Hadi bakiim .

Ama neyse. Dur bi mesaj atıyım ben . Cevabı gelmez ama olsun . En azından seni çok özledim bebeeee derim .

O değil de ben ne zaman bu kadar özleneceğim..

Allah aşkına gel...


Gerizekalı mıyım ? Evet ..


Haklısın anne. Hem de çok. Bi türlü yüzünü güldüremedim senin. Neye elimi atarsam onu kurutuyorum. Elimi attığım iş,başvurduğum sınav,istediğim adam. Yani neye niyetlenirsem ya elimde kalıyo ya başkasına yar oluyo anasını satıyım.

Haklısın . Hayattan çabuk vazgeçtik galiba. Daha otuzumuza gelmeden pes ettik birşeyler için mücadele etmekten. Şu an kalkıp da en azından işe gelebiliyorsam senin sayende evet.

Başkalarının çocukları bilmem nerede asker,polis,öğretmen,memur,amir. Ama bizden olmadı bi cacık. Biliyorum onlara nasıl gıpta ile baktığını . Sen bizim için hayatını feda ettin bunları haketmedim mi ? Evet fazlasıyla hakediyosun canım benim . Ama olmayınca da olmuyo be anne .

Bi yerlere gelebilmek emek işi . Bende o emeği verecek güç nerde..?
Kendimi böylesine bitmiş hissederken hem de .

Özür dilerim anne...Sana istediğin gururu yaşatamadığım için affet beni. Sen çok haklısın.
Ben tam bir gerizekalıyım..

Bu Şarkıya Hastayım Lan..

Artık Sevmeyeceğim




Bu sabah bu şarkıya taktım. Nerden estiyse valla bilemedim. Habire sar başa yapıp dinlemek iyi geldi. Napıyom lan ben yoksa gene depresyondamıyım.

Benimle ilgilenmediğinde sürekli aldığım kararın şarkısı bu aslında. Artık sevmeyeceğim,Bütün kabahat benim.. Doğru valla. Sen mi dedin bana gel beni sev diye . Ben duygusuz öküzün tekiyim,aramak sormak sürekli msj yazmak bana ters. Ne ilgilencem seninle tarzında olan bu adamı gittim ben sevdim. Aferin bana. Şimdi böyle burnunun sümüğünü çek . Atarlan kendi kendine . Gözünü telefondan çekme bi an olsun. Ya bişey yazarsa görmessem diye..

Avut kendini bebişim . Nah gelir o mesaj.

16 Ocak 2013 Çarşamba

ups ! mesaj alınmadı



Adama mesaj atıyoruz. "napıyon aşkııııım :) yemeğini yedinmiiiiii :)" diye. Teeee öğlen attık. Şimdi mesai bitti . Uyuz tenezzül edip bi cevap bile vermiyo . Bananeyse sanki. Benimle ilgilenmiyosa aç kalmıştır inşallah . Hıh.

Diyeceğim ama ona da kıyamıyorum ki işte..

Neden Seviyorum..


Neden seviyorum seni.?
Seninle ortak olduğumuz acılarımız,anlaşmazlıklarımız var.

Bikere sen babasız,baba sevgisinden mahrum ve hep baba sevgiisini başkalarında arayarak büyüdün. Tanıdığın her adamda hiç görmediğin babanın sevgisini sıcaklığını,korumacılığını aradın..Ama yoktu.

Sen onları böyle derin severken onlar seni asla anlayamadılar. Oysaki senin tek derdin sevgiydi. Yoksun bırakıldığın o sevgi,korunma isteği, sahip olamadığın sıcak bi yuva.. Emanet edildiğin yerlerde hep hıyanete uğradın..Kirlettiler seni..Adi hayvanlar.

O yüzden daha 16 yaşında bir adama güvendin. Evlendin. Ama ağır  geldin ona.Olmadı.

Sonra başka birine dönüştün.Yeni bir insana..Marilyn Monroe oldun..Artık bambaşkaydın.Aldın yürüdün.Tökezlediğin dönemler oldu hiç yılmadın. Umudun vardı.Çalıştın çabaladın. Senin bu hırsına sahip olmak isterdim mesela.Malesef yok bende.

Gencecik,su gibi,pırıl pırıldın..Dupduruydun..Çok güzeldin. Herkesin gözünde çok güzel,çok çekici çok şuh bir kadındın. Fakat senin içinde bambaşka bir insan vardı. Başka bir kadın,zavallı bir çocuk,sevgiye aç,sevgisizlikten,yalnızlıktan ve terk edilmekten korkan bir çocuk.Yüzünün içinde başka bir yüz.Hep ağlayan.

Ne acı değil mi. Hayat acımasız kelimesini aslında daha iyi anlıyorum şimdilerde. Bir yandan içinde fırtınalar koparken diğer yandan yaşamak,yaşamak için çalışmak,çalışırken de insanların yüzüne gülümsemek gerekiyor işte.Aslında için için ağlamak istiyosun.Bağıra bağıra.Acı çekiyosun.Biliyosun.Ama hayatın buna müsadesi yok. Marilyn'de öyleydi işte. Herkes ona gıpta ile bakıyorken onun içinde ne acılar vardı.Kimse bilmiyordu.

Sevdiği adamlar hep çirkindi. Ama o , onların yüzüne değil kalbine baktı. Onlardan tek beklediği sevilmekti.  Çünkü babasız kadınlar hep eksiktir. Dünya kadar paraları olsun tonla arkadaşları olsun yetmez. Neye sahip olursa olsun babasızlık büyük ve kapanmayacak olan boşluktur insanın kalbinde. Ve her insanda onu ararsın.Babanın sıcaklığını,dürüstlüğünü,sevgisini ve korumacılığını. Ömrün boyunca bu dolmayacak boşluğu avutmak için çabalarsın. Seni anlayacak birini bulmak zordur. Bu yüzden sen kimi ne kadar seversen sev sana yetmeyecektir. Çünkü sen onlara ağır gelirsin.

Nitekim Marilyn'de de öyle oldu. Kimi aldıysa hayatına onu anlayamadılar. Söylenenlere göre Marilyn babasını da aradı ölmeden önce. Yine son bir umutla. Ama yine el vermedi babası. Tanımadı onu. Tüm bunların arasında boğuldu.Ve sessizce usulca çekildi herkesin hayatından.Daha yaşlanmadan.Saçları beyazlamadan.Kimbilir belki onun isteği de sonsuz olmaktı.Sonsuza dek en güzel haliyle hatırlanmak ve bilinmeyen hikayesiyle nesilden nesile sevilmek. Ki bunu başardı da..






Hala hepimizin kalplerine dokunabiliyorsun güzel kadın.
Sen sonsuzluğun,sevginin,acının ve güzelliğin tek sembolüsün.

Seninle Konuşmak Güzel Şey Bebişim..






Seninle konuşmak güzel şey bebişim. Bi de randevu almak zorunda kalmasam senden. Biliyorum işin gücün var,yoğunsun,müsait değilsin,biri çağırdı, o oldu, bu oldu bilmem ne bla bla.. Ama ben aradığımda hayat durmalı sende. Saksı değilim ben en çok benimle konuşacaksın ! En çok benimle !

Ben sevgilin değilmiyim oğlum senin. Zaten arayıp sormuyon hani vaktin olmuyo ya. Bide ben arayınca bana bahaneler üretme kanks. Ben aradıysam açacan. Konuşacaz. Bitti gitti.

Üç dakka beş dakka farketmez. Ben aradığımda senin sesini duyacam. Sen bana gülümseyeceksin. Nasılsın diyeceksin. Bugün seni biri üzdümü diye soracaksın. Eğer öyle bişey varsa gelip ağzını yüzünü dağıtacaksın. Benim sana ihtiyacım var. Beni sormana, beni korumana.

Bana laga luga yapma. Şimdi seni rahat bırakıyorum. Usluyum, ciciyim, agrasif ve kompleksli değilim. Sen istediğinde kapatıyorum o telefonu ama. Biraz zaman geçsin göreceksin sen. Yok öyle yağma. Hem arama hem konuşma. Başlarım işinden de gücündende. Senin işin de gücünde benim lan.

Naber ?







Naber ?
Naber olacam. Her sabah olduğu gibi. Standart. Yine gece uyumadım. Yatakta debelendim durdum. Düşünmek istemediğim her şey sıraya girdi. Ve ben yine gözümü kırpmadım lan. Ha kırptıysam bile hemen sabah oldu.
Her sabah yeni bir güne başlarken "Naber Lan Topik" diye soruyorum kendime. Aldığım cevapsa hiç değişmiyor işte. "Mutsuzum,uykum var,çok yorgunum,hiç halim yok,yataktan çıkmak istemiyorum,işe gitmek çalışmak hatta yaşamak bile istemiyorum lan."
Teletabi olasım geliyo bazen dostum. Sabah miss gibi bebek gülümsemesiyle uyanıyor adamlar. Yemyeşil güllük gülistanlık memleketleri var. Ne iş derdi ne dünya tasası oooh.. Memleketlerinde ne trafik var ne avm ne iş güç. İhtiyaçları yok adamların. Temiz hava bol gıda. Telefon yok arayan soran yok sorumluluk yok. Oooooh yay kendini çayırlara yat.
Hayat öyle olmalı işte. Hiç bir yük hissetmemeli. Yeni doğan gün bir umut,mutluluk vaadetmeli..
Ama yok.
Hadi tutmayın beni.

o palyaço benim!


o palyaço benim!


Adamın biri doktora gider. Doktora derki, hastayim, hayattan zevk alamiyorum.Açlar aklima geliyor, yemek yiyemiyorum. Çiplaklar hatirima geliyor, Onlarla birlikte üsüyorum. Her cinayette kendimi suçlu buluyorum.
Her katil biçaginin kabzasini sanki benim ellerim tutmustur. Her atilan kursun benim kalbime saplaniyor. Bütün bu toplumun suçlari benim omuzlarima yüklenmis. Artik gülmesini unuttum.

Doktor, hastasini omuzundan tutar, pencerenin önüne getirir, perdeyi aralar, parmagiyla karsi duvardaki afisi gösterir.Bu afiste, bir sirk palyaçosunun reklami vardir.

Azizim, der, su palyaçoyu görüyor musun? Tavsiye ederim, her gece bu palyaçonun gösterilerine git. Bütün kederini, elemini, derdini unutursun. Gülmeyi, kahkahayi ögrenirsin. Hayattan yeni bastan zevk almaya baslarsin.

Hasta basini eger ;

Doktor, der, iste o palyaço benim!

Aziz Nesin

Hangimiz şu hayatta kendimizi palyaço hissetmiyoruz. Ben bir palyaçoyum mesela..Aslında gülmeyi çok seven ama hayatın pek de tebessüm getirmediği..Bir palyaço misali maskesini takan mecburiyetten insanlara gülmek zorunda kalan..Maskemin altında paramparça olmuş beni görmüyorsun..Hep gülerim sanıyorsun.
Ama değil..Değil işte..Gülmüyorum..Ben aslında hep ağlıyorum..Görmüyorsun..